SPORCULARDA PSİKOLOJİK İYİ OLUŞ
Psikolojik iyi oluş aynı zamanda bedensel iyi oluş demektir. Fiziksel açıdan yeterli hale gelmiş bir sporcunun bedenini iyi hissetmesi motivasyonuyla da doğru orantılıdır. Yeterli konsantrasyonu bulamayan bir sporcunun fiziksel performansı da düşecektir. Psikolojik iyi oluşun daha somut açıklaması için aşağıdaki 6 alt başlığı önemlidir.
Psikolojik iyi oluşun ilk boyutu “kendini kabuldür” . Kendini kabul, bireyin kendisiyle barışık olması, bütün olarak kendinden hoşnut olması ve geçmiş yaşantısını kabullenebilmesi gibi anlamlara gelmektedir. Bu boyut, özsaygıyı, kendini sevmeyi ve özgüveni de içermektedir. Kendisini ve bir bütün olarak yaşamını kabul eden kişi çok “şikayet” etmez. Olumlu ruh haline sahiptir, yaşam sevinci yüksektir ve kendisini güçlü hisseder. Spor ortamında özellikle takımlarda bu tarz sporcular oldukça yapıcıdır. Genellikle belli bir tecrübenin de birikimiyle bu kişileri sporun içinde lider olarak görürüz.
İkinci boyutu, “diğerleriyle olumlu ilişkiler” şeklinde ifade edebiliriz. Psikolojik iyi oluş düzeyi yerinde olan kişinin belirgin özelliklerinden birisi uyumlu olması ve çevresindeki insanlarla, derin, doyurucu ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesidir.
Psikolojik iyi oluşun üçüncü boyutu ise, yaşam amacıdır. Yaşamda bir anlam ve amaç bulmak, varoluşsal anlamda bireyin karşısında duran ve çözülmesi gereken en zorlu problemlerdendir. Çünkü anlamlı bir yaşam sürmek, bireyin ruhsal anlamda da iyi olduğunu gösterir. Herkes hayatının bir bölümünde “Hayatın anlamı nedir?”, “Neden yaşıyorum?”, “Yaşamı sürdürme nedenlerim nelerdir?” gibi soruları kendisine sorar. Bu tarz sorulara cevap vermek göründüğü kadar kolay değildir. Gerçekçi bir yaşam amacı bulan kişiler, bunu gerçekleştirmek için gerekli yaşam enerjisini de bulacaklardır. Bu bir anlamda yaşama tutunma nedenleri ya da yaşamı sürdürme nedenleridir. Bu nedenler ne kadar çoksa birey yaşamak için kendisinde o kadar çok güç bulacaktır.Sporcuların hayatlarında en çok riske ettikleri alan bu boyuttur. Yoğun geçen sezonlar ve başarı hedefleri birçok kişisel hedef ve planlarını ertelemelerine neden olur. Buna bağlı olarak da başarısızlık anları büyük bir yıkım olarak algılanır.
BAŞKA BİR BOYUT İSE, “ ENTELEKTÜEL İYİ OLUŞ” OLARAK DA ADLANDIRILAN BİREYSEL GELİŞİMDİR.
Bireyin gelişime, değişime ve deneyime açık olmasını ifade eder. Bireysel gelişim boyutunda iyi olanlar, yeni deneyimlere ve öğrenmelere açık bireylerdir. Yaşamı bir öğrenme süreci olarak görmektedirler, merak duyguları fazladır. Sanatsal, kültürel ve sosyal etkinliklere karşı ilgileri vardır. Okurlar, öğrenirler, seyahat ederler ve bitmeyen bir entelektüel açlık içindedirler. Bu boyut zamansal yönetim açısından geniş bir yelpazede değerlendirilemese de sporcular için “konfor alanından çıkabilmek” olarak değerlendirilmektedir. Yeni deneyimlere,takımlara, liglere ve zorluklara atılabilmek özgüven ve dolayısıyla psikolojik iyi oluş açısından önemlidir.
Psikolojik iyi oluşun bir diğer boyutu da, “özerkliktir.” Özerklik temel olarak, bireyin kendi kararlarını kendisinin alabilmesini ve karar almada kendisine güvenmesini içermektedir. Özerklik düzeyi yüksek birey, sosyal baskılara boyun eğmez. Yaptığı şeyleri daha çok çevre için değil de kendisi istediği için yapmaktadır. Yani büyük oranda içten denetimlidir, “başkaları ne der” sorusuyla çok ilgilenmez.
Son boyut ise, “çevresel hakimiyettir.” Çevresel hakimiyet, bireyin yaşamını etkin bir şekilde yönetebilmesi ve günlük yaşamın stresiyle başarılı bir şekilde baş edebilmesi durumudur. Çevresel hakimiyet düzeyi yüksek sporcular da etraflarındaki olanakların farkındadırlar ve bunlardan etkin bir şekilde yararlanırlar. Özellikle kariyer yönetiminde başarılıdırlar.
Spor ve psikolojik iyi oluş/Herkes aynı seviyede mutlu/enerjik olabilir mi?
Düzenli yapılan sporun, beden sağlığına olumlu etkisinin yanında zihinsel yönden gevşemeye, psikolojik iyi oluşa, sakinlik, dinginlik, huzurlu olma hissi gibi olumlu duyguların gelişmesine katkısının olduğu yıllardır biliniyor. Düzenli olarak spor ve fiziksel aktivite yapan bireylerde psikolojik iyi oluşun olumlu yönde geliştiği bilinen bir gerçektir . Bireylerin spor yapma durumlarına göre depresyon, kaygı, öfke ve stres seviyeleri karşılaştırıldığında, spor yapmayan bireylerin daha yüksek olumsuz duygu seviyelerine sahip olduğu ayrıca düzenli olarak fiziksel aktivite yapan bireylerin psikolojik yönden daha iyi hissettikleri tespit edilmiştir. Fakat durum meslek olarak spor yapmaya geldiğinde bir topluluktaki tüm sporcuların psikolojik iyi oluş düzeylerinin yüksek ve aynı düzeyde olması beklenemez. Kişisel faktörler, mizaç, sosyal destek gibi birçok unsur elit sporcularda fark yaratmaktadır.
Üst düzeyde spor yapan elit sporcular küçük yaşlardan başlayarak yoğun antrenmana maruz kaldıklarından dolayı ruh sağlıkları ve psikolojik iyi oluşları olumsuz etkilenebilmektedir. Elit sporcu olabilmek için ciddi bir zaman, emek ve gayret harcamak gerekmektedir. Yaşamlarının her döneminde temele sporu koyup diğer alanları onun etrafında şekillendirirler. Maç, antrenman, özel hayata vakit ayıramama ile hayatları tek bir alandan ibaret hale gelmektedir. Bu nedenle yüksek yoğunluklu ve şiddetli antrenmanlar yapan sporcular daha sonra sürantre olup spor kariyerini sonlandırma kararı bile alabilmektedir.
Spora ara verme sebepleri ve psikolojik iyi oluş (Evlenmek, çocuk sahibi olmak, eğitimini sürdürmek vs ) Profesyonel spor yaşamı pek çok alanda sporcuların daha kısıtlı yaşamalarına neden olmaktadır.
Sporcuların yaşamda anlam arayışları, özerklik ihtiyaçları arttıkça spor hayatlarında geçici vyae kalıcı değişiklikler görülebilir. Örneğin birçok kadın sporcu evlilik, çocuk sahibi olma gibi yaşamsal olayları ileri yıllara, kariyerlerinin sonlarına bırakmaktadır. Çevresel hakimiyet ve özerklik açısından bu bağımlılığın psikolojik iyi oluşa zaman zaman olumsuz etkileri olabilmektedir. Araştırmalar ise erkek sporcuların aile ilişkileri konusunda daha rahat olduğunu göstermektedir. Buna bağlı olarak da kadın sporcuların kariyer dalgalanmaları daha düzensizdir. Aynı zamanda birçok sporcu eğitim ve spor arasındaki ikilemde de oldukça zorlanmaktadır. Profesyonel yaşama adım atanlar ise genellikle üniersite eğitimlerinden feragat etmek zorunda kalır. Bu noktada ise kadın sporcuların üniversite eğitimlerini erkeklere nazaran daha çok tamamladığı araştırmalarla ortaya konmuştur.
SPOR SONRASI YAŞAM VE PSİKOLOJİK İYİ OLUŞ
Elit sporcularda spor yaşam şekli haline geldiği ve daha çok spor yaşamına öncelik vererek hayatlarını sürdürdükleri için sporda emekli olma sürecine girdiklerinde sosyal yaşama ayak uydurmada güçlükler yaşadıkları belirtilmiştir. Spordan emekli olan sporcuların spor sonrası yaşama geçiş sırasında psikolojik yeterliliklerinin ve iyi oluşlarının spor sonrası yaşama olan uyumlarını etkilemektedir. Elit sporcuların spordan emekli olma nedenleri araştırıldığında yaşadıkları sakatlıklar, psikolojik olarak yıpranma, yaş, eğitime önem verme, maddi durum, hastalık gibi çeşitli nedenlerden dolayı spordan emekli oldukları görülmektedir. Spor kavramı elit sporcularda meslek ve yaşam şekli haline geldiği için spor sonrası yaşamda sporu hobi olarak yapan sporculara göre daha çok depresyona eğilim ve kayıp duygusu yaşadıkları ayrıca psikolojik iyi oluşlarının olumsuz etkilendiği belirtilmiştir.
Profesyonel olmak psikolojik iyi oluşu göz ardı etmeyi gerektirir mi?
Dünyaca ünlü sporcuların en zor zamanlarında yine de mücadele ettiğine, sahaya çıktığına birçok kez şahit olmuşuzdur. Herkesten de büyük alkış almışlardır. Bir yandan da spora ara veren, çocuk sahibi olmayı tercih eden, beklenenden daha erken bırakan, fiziksel anlamda olmasa bile iyi hissetmediği için oyunda yer almak istemeyen sporcular… Profesyonel olmamakla, takımı, taraftarı yarı yolda bırakmakla suçlanırlar. Aslında seyircilerin de bu algısına çok şaşırmamak gerekir çünkü spor psikolojisinin de sektörde çok genç olmasının da etkisiyle sakatlandığı için kariyerini bırakmak son derece normalken, ruhen devam etmek istememek sendrom olarak adlandırılıyor. Hatta daha acımasız olunursa şımarıklık… Sporcuların her ne kadar fiziksel bir iş yapsalar da makine gibi olamayacaklarını unutmamak gerekir. Her işte devam etmek istememek ne kadar normalse sporcular için de o kadar normaldir.
Özetle psikolojik iyi oluş özellikle spor hayatında bir yapboz gibidir,
ruhen ve bedenen tamamen sahada olabilmek için sporcuların ruh sağlıklarının da çok iyi olmasına özen gösterilmelidir. Aslında bu konu sporcular için psikoloğa ne gerek var sorusuna da açıkça yanıt olmaktadır. Belki bir banka memurunun o hafta kendini iyi hissetmemesi sadece gelecek hafta daha çok çalışmasını gerektirir. Ancak bir sporcunun iyi oluş halinin kötü olduğu bir günü bile telafi edemeyeceği önemli zamanlar vardır. Tabi ki sporcuların çoğu zaman ruh sağlığı yerindedir fakat bu kadar saniyelerin, dakikaların önemli olduğu bir sektörde daha da iyi bir ruh haline sahip olmaları çok değerlidir.
Selvi Naz Eser