Elif Uzun
"İlk görüşte
aşk oldu benim için voleybol"
Öncelikle bizlere biraz kendinizden bahseder misiniz? Elif Uzun kimdir?
Aynı zamanda diğer bir ismim daha var, Lahira Uzunovic diye. Sarajevo,Bosna Hersek doğumluyum. 30 yaşımdayım ve profesyonel voleybolcuyum. Aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi’nden mezun bir İngilizce öğretmeniyim. Meraklı olduğum,ilgi duyduğum konu çok fazla olsa da hobilerim o kadar yoktur. Yoğun maç ve antrenman temposundan kalan zamanlarda vaktimi arkadaşlarıma ve aileme ayırarak ve mümkün oldukça dışarıda vakit geçirmekten mutluluk duyarım.
Genç yaşınızda voleybol için ülkenizi bırakıp Türkiye' ye geldiniz. Annenizin de sizi yalnız bırakmamak için istifa edip sizinle geldiğini okuduk. Bu kararı alma cesaretini nasıl topladınız? Neden Türkiye'ye gelmek istediniz?
Aslında bu kararı verirken yaşım çok küçük olduğu için kararın ne denli ciddi olduğunu bence çok farkında değildim.15 yaşımdaydım ve Türkiye,hayatımı kökten değiştirmek yeni bir macera gibi görünüyordu. Sadece " Ben giderim voleybolumu oynarım her şey çiçek böcek olacak" gibisinden düşündüm. O yaşlarda hepimiz biraz hayalperest ve çok umut dolu olduğumuz için bu şekilde gelişir gibi düşündüm ben. Aslında geriye dönüp baktığım zaman öyle de oldu.Çok zorlandığım zamanlar tabii ki var ama yeni bir dil,yeni bir kimlik,yeni bir bakış açısı elde edindim. Bu çok paha biçilmez bir şey bence.
İlk görüşte aşk oldu benim için voleybol.İlk antrenmana gittiğim günden itibaren voleybola büyük bir tutku ile bağlandım,o sahada olmak,topu bir şekilde kontrol etmeye çalışmak beni çok mutlu ediyordu. Her hobimden ve yeni denediğim şeyden çabuk sıkılan bir çocuktum o yüzden annemler voleyboldan da başka bir şeye geçeceğimi düşündü ama hiç öyle olmadı.Daha çok antrenman yapmak için,daha çok salona gitmek için sürekli başlarının etini yerdim,evde olduğum zamanlarda hem onların hem komşuların başını şişirirdim duvara vurduğum topun sesleri ile. O topu da kulüpten çalmıştım,buradan affına sığınarak onu itiraf ediyorum.Ve o ilk günden 23 yıl geçmesine rağmen halen aynı tutku ile bu spora bağlıyım,sağlığım el verdikçe de onu yapmaya devam etmek istiyorum.
Önemli bir maç kazandığınızda genelde sevinçler esnasında aklınıza ilk ne gelir?
Ben maçı kazanana kadar hep kafamda bir sayı daha konsantre ol,5 sayı sonra maç bizim devam et gibi şeyler söylediğim için kendime o maçı aldığımız anın ilk başta farkında olamıyorum genelde.Takım arkadaşlarımın mutluluğunu,hocaların sevincini gördükten sonra ama ben de farkına varabiliyorum ve herkesle beraber o çemberin içinde mutluluk yaşıyorum.Aklıma gelen şey genelde puan tablosu olur,bunu aldık şimdi kaçıncıyız,rakiplerimiz kaçıncı olacak gibisinden.
Bolu Belediyespor oyuncususun. Takım içi dinamikleri, takımdaki kendi yerini nasış değerlendirirsin?
Biz geçen sene Sultanlar Ligi’ne çıkma başarısını gösterdik biliyorsunuz ki.Geçen seneden de kemik kadro,Türk oyuncuların çoğu takımda kaldı.Bu yüzden biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve bu bence antrenman temposunun yüksek olmasına sebebiyet veriyor.Aynı zamanda takımımızda çok tecrübeli Aneta Havlickova ve Rosir Calderon var.İkisi de çok kariyerli ve başarılı sporcular ve ben hep o tür oyunculardan bişeyler kapmaya çalışırım,her ülkenin kendi voleybol sistemi var ve hepsinden bişeyler öğrenebilirim diye düşünüyorum,onlar da sağolsun bilgilerini hiç eksik etmediler hep yardımcı oldular şu ana kadar.Kendi yerime gelince,benim voleybol anlayışım hep takım oyuncusu olmaya çalışmak olduğu için ben hep takıma yardım etmeye çalışıyorum ve kazanmak için ne gerekiyorsa yeteneğim ve tecrübem el verdikçe yapmaya çalışıyorum.
"TÜRKİYE’DEKİ VOLEYBOL HEM GEÇTİKÇE GELİŞEN HEM DE DÜNYANIN EN İYİ VOLEYBOLUN OYNANDIĞI YER OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİM.BEN BUNUN YÜKSELİŞİNİ İZLEYEN ŞANSLI OYUNCULARDAN BİRİSİYİM."
Türkiye’deki voleybol hem geçtikçe gelişen hem de dünyanın en iyi voleybolun oynandığı yer olduğunu söyleyebilirim.Ben bunun yükselişini izleyen şanslı oyunculardan birisiyim.Ben Türkiye’ye ilk geldiğimde bu seviyede değildi ama yabancı oyuncuların ve antrenörlerin gelmesi ile ve Türk antrenörlerin,oyuncuların onlarla birlikte gelişmesi ile Dünya sahnesinde bence Türk voleybolu bir numaraya geçti.Çok önemli oyuncular ve antrenörler var ve kendinizi devamlı geliştirmeniz gerekiyor.Bu da her geçen sezon voleybolu zorlayıcı yapsa da,gelişmenize sebep olduğu için çokta eğlenceli olduğunu söyleyebilirim.
Peki Türkiye' de ilk maçına çıktığın an neler hissettiğini hatırlıyor musun?
İlk maça çıkışım o kadar uzun zaman önce oldu ki,kiminle nerede oynadığımızı hatırlamıyorum açıkçası ama çok heyecanlı olduğumdan eminim.Zaten her şey benim için yepyeniydi ben de elimden geleni yapabilmek için çok heyecanlamışımdır.Umarı m iyi oynamışımdır.
İngilizce öğretmenisiniz aynı zamanda. Akademik başarı ile spor kariyerinizdeki yoğunluğu aynı anda götürmek sizi zorladı mı? Zaman zaman takımdan geride kaldığınızı hissettiniz mi?
Çok zorlandığım oldu,eğitim hayatımı ve spor hayatımı birlikte yürütmek için büyük çabalar gösterdim.Devlet üniversitesinde okuduğum için devamsızlık problemim vardı ve hocalara voleybolun benim için bir hobi değil,hayatımı kazandığım işimin olduğunu göstermem zaman aldı ama bu konuda uzlaştıktan sonra venotlarımı da yüksek tuttuğum için bir şekilde ikisini yürütebildim. Geride kalma durumu oldu mu oldu,aynı şehirde uzun süre kaldım ve kendimi tam anlamda gösterme belki şansım olmadı ama akademik hayatım benim için çok önemliydi.Ailemin ilk üniversite mezunu ben oldum ve hayatımdaki en gurur duyduğum şeylerden bir tanesidir o.Voleybol anlamında en gelişime açık olduğum yılları voleybolu biraz ikinci planda tutarak geçirdim ama pişman değilim çünkü elimde bir mesleğim daha var. Voleybol hayatım er ya da geç bitecek ve ben çalışabilmek için bir alternatif yol daha edindim.Bu bence çok değerli çünkü voleybolun bir ömrü var ve yanlış bir karar veya büyük bir sakatlık sizi hayallerinizden alıkoyabiliyor. Elinizde yapabileceğiniz başka bir şey daha bulunuyorsa bu sizi rahatlatır.
Ben pandeminin başlangıcıyla Türkiye’de kalmak mecburiyetinde kaldım.Sezon bittiği gibi ben Bosna Herseğe gidiyorum ve ilk defa gidemiyordum evime.Sezon o sene iptal edilmeyip ertelendiği için hepimiz ne yapacağımızla ilgili bekliyorduk ben de Bursa’da bir otelde kaldım.Otelin altında da fitness salonu vardı ve ben çoğu kişinin aksine antrenmanlarımı hiç aksatmadım,çalışmaya devam ettim.Tabii ki herkes olduğu gibi pandemiden ben de çok etkilendim,sevdiklerimi görememek,gelecek ile ilgili endişeler beni çok yordu ama bunların arasında en az etkilenen sportif yönüm oldu ve o konuda çok şanslı olduğumu biliyorum.
"Smaç vurma sevdam var. "
Ben voleybola orta oyuncu olarak başladım,antrenörümüzün kurduğu sistemde aynı zamanda arka turda pasör çaprazı oynuyordum.O günden kalan ve bence her voleybolcuda olan büyük smaç vurma sevdam var.Smaçör olmak için ama bu yetmiyor hatta smaçör iseniz eğer ikinci plana düşüyor manşetinizle oyunu başlatan siz olduğunuz için.Smaçörluğe geçince defansif yönümü,manşeti daha iyi alabilmeyi zamanla geliştirdim ve şimdi en sevdiğim şeylerden biriler olduğunu söyleyebilirim.Zorluklarına ve kolaylıklarına gelince bence onlar paralel gidiyor.Çünkü smaçör iseniz eğer topla çok fazla temas etme şansınız oluyor.Bu yüzden, voleybol da hata oyunu olduğu için fazlasıyla hata yapma olasılığınız vardır.Voleybolda psikolojik faktör çok önemli olduğu için bu sizi oyundan düşürebilir.Ama bu çoklu temasın bir avantajı da var,her hatanızın telafisi hemen olabiliyor.Manşeti kötü veya açık alırsanız atakla veya blokla alabilirsiniz.Atakta gününüzde değilseniz takımınıza defans yaparak,servis atarak katkıda bulunabilirsiniz vs.Bu yüzden güçlü ve sakin kalmanız gerekiyor çünkü o son düdük çalana kadar illa ki bir fırsatınız daha olacaktır.